Eğer Müslümanlar arasında “edille-i şer’iyye” esas olsa, herkes de gönlünde en küçük bir sıkıntı hissetmeden o hükümlere boyun eğse, aramızda ihtilâf kalır mı? 1400 senedir bu ümmetin kısm’ı a’zamı “Kur’an, Sünnet, İcmâ ve Kıyâs” ölçülerini tercih etmiştir. Fakat, göbeğinde yaşadığımız bu Âhirzaman günlerinde ise o “sevâd-ı a’zam” terk edilmiş, Kaf Dağına çıkan enâniyetler birer Firavun gibi,
Yazar kardeşimiz Mustafa Çelik, beyninin hamûlesin-den damlatmış. “Şeyhine, efendisine, ağasına, politik partisine güvenerek Allahu Teâlâ’ya kulluğu ihmal eden, ahirette bunların kendisini kurtaracaklarına inanmış olanlar, kutsal duygu ticaretinin mağdurları; onları buna ikna edenler ise, kutsal duygu ticaretini yapanlardır.“ Vakit, 12.08.2003 Var mı bugünün dünyasında böyleleri? Yoksa zebil mi? Efendi delikanlı medreseye çöreklenmiş, kendisine şer’î bir mesele