Bizim Rıza artık eskisi gibi değil, -cehaletten kaynaklanan sapmalar hâriç- akıllı yazılar da kaleme alıyor. “Zavallı Müslümanlar” başlıklı yazısından ba’zı kısımları birlikte okuyalım: “Yeni bir Ramazân’a girerken, İslam dünyasına bakınca, içim yanıyor: Yoksulluk bu dünyâda… Çatışmalar, savaşlar, ölümler, bu dünyâda. Bir yandan Haçlılar öldürüyor Müslümanları… Bir yandan kendi içlerindeki mezhep savaşları… Zengin İslâm dünyâsı çatışmalarla
Eski yazılarımı karıştırırken, 12 Nisan 2004 târihli bu başlık dikkatimi çekti. Aradan hemen hemen üç sene geçmesine rağmen aktüalitesini kaybetmemiş gördüğüm için, tekrâr sizlerle paylaşmak istedim. İşte o yazı: Bendeniz aktüaliteye iltifat etmediğim için yazılarımı ekseriyetle târih endişesi taşımadan yazıyorum. Meselâ bugün yazarsam, çoğu zaman siz onu Çarşamba günü okuyorsunuz. O yüzden de günlük hâdiselere
Kütüb-i Sitte’de geçen şu metin çok dikkat çekicidir. Sahabe-i kiramdan Hz. Huzeyfe bin El-Yeman (ra) şöyle demiştir: “Allah’a kasem ederim ki, bilmiyorum acaba Peygamberin sahabelerine bu hadîsler unutturuldu mu, yoksa unuttular mı? Allah’a kasem ederim, Rasûl-i Ekrem (asm), dünyânın sonuna kadar gelecek olan fitneleri ve o fitneleri çıkaran reisleri, tâ üç yüzden daha fazla kimseleri
Hz. Mehdi aleyhisselâmın gelip bütün İslam dünyâsını “Cemâhir-î müttefika-i İslâmiye” olarak birleştireceğini, Hz. Hasan (ra)’ın bıraktığı yerden hilâfeti devâm ettireceğini, sayıları milyonları bulan seyyidler cemaatinin hamiyetlerinin feverân etmesinden sonra onların başına geçerek o mübârek fırkayı tarîk-ı hak ve hakikate sevk edeceğini bizzat Bediüzzaman Hazretleri eserlerinde haber veriyor. Gelecek zât-ı nûrâninin “seyyid” olacağını, adının “Muhammed Mehdi” olacağını, o zâtın
Cenab-ı Hakk’ın iki kısım “emri” vardır, “Emr-i teklifi” dediğimiz kısım, Rabbimizin “Hakim” isminin tecellisidir, “ilim ve hikmeti” tazammun eder. Peygamberler ve mukaddes kitaplar vasıtasıyla insanlara ve cinlere verilen dinî emirler bu cümledendir. Bu kısım emirlerde “kudret” tecelli etmediği için, mükellef olan insan ve cinler bu emirleri tutup-tutmamak hususunda mecbur kılınmamışlardır. Kâfir ve mücrimlerin bu gibi
Dün de beyan ettiğim gibi, Tempo dergisinin sorularına verdiğim cevabın kalan kısmını da bugün sizlere sunuyorum: Bu on beş adet “Mehdî”, her birisi kendi asrı içerisinde yaşamış olup, Bediüzzaman’ın ifadesiyle “Büyük Mehdî” vasfını taşıyanı dahi Kıyamet kopmadan önce gelecektir. Hicri 14. asrın “Mehdî’si” olarak kabul edilen Bediüzzaman Hazretleri, kendisinden sonra gelecek olan “Başkumandan” ünvanlı “Mehdî”