Bir Ramazân ayının daha sonuna geldik. Bu gece inşâallah son terâvihi kılacağız, son sahura kalkacağız. Kazancımız ve kaybımızla berâber 1428 Ramazân’ı bize veda’ etmeye hazırlanıyor. Kâfirlerin işgâli altındaki İslâm beldelerinde şimdiye kadar hep kefere vururken, bu mübârek ayda tersi olmaya başladı. Zâlim ve kâfir işgâlcilere dünyâ dar gelmeye başladı. Zillet ve esârete düşmüş Müslümanların kurtuluşu
Geçen asırda İslâm dîni üzerine yazdığı eserlere i’tirâz edilmeyen ender isimlerden birisi de Elmalılı Hamdi Efendi’dir. Avrupalıların, İslâmın “cihâd” emri üzerine ortaya attığı iki tür görüşü şöyle özetlemiş: “Bir kısmı, doğrudan harb i’lânının karârlaştırılmış, câiz bir mes’ele olduğunu bahane ederek, İslâmın saldırgan ve sırf kılıç kuvvetiyle yayılmış bir dîn olduğunu iddia etmek suretiyle onun İlmî,
Hicrî 1300’lü yılların baş belâsı olan Süfyân ile ondan bir asır sonra bütün dünyâya hâkim olan Deccâl fitneleri yüzünden bütün mefhûmlar tersine dönderildi. Ne kadar mikrop varsa baş tâcı edilirken, ne kadar güzel şey varsa çirkin addettirildi. Medya denen korkunç silâh da bu iş için iyi kullanıldı. Dünyânın en kanlı “zâlim”leri “âdil idâreci” sanılırken; kendi
İslâm dîninin temel emirlerinden birisi de, pek çok âyet ve hadîs ile kat’î nass hükmündeki “cihâd” farzıdır. Arapça “cehd” kökünden gelen “cihâd” kelimesi için, Hekimoğlu İsmail başkanlığında hazırlanan ansiklopedide şu karşılıklar kullanılmıştır: “Dîn düşmanı ile muhârebe. İlim ve îmânla, sözle, fiille Allah yolunda çalışmak. Erkân-ı îmâniyye ve esâsât-ı dîniyyeyi muhâfaza ve îmânı takviye için cehd
Kütüb-i Sitte’de geçen şu metin çok dikkat çekicidir. Sahabe-i kiramdan Hz. Huzeyfe bin El-Yeman (ra) şöyle demiştir: “Allah’a kasem ederim ki, bilmiyorum acaba Peygamberin sahabelerine bu hadîsler unutturuldu mu, yoksa unuttular mı? Allah’a kasem ederim, Rasûl-i Ekrem (asm), dünyânın sonuna kadar gelecek olan fitneleri ve o fitneleri çıkaran reisleri, tâ üç yüzden daha fazla kimseleri