Vatikan’ın Türkiye’deki güzide temsilcilerinden Monsenyör Maroviteh’in daha 1960 öncesi Risâle-i Nûr gruplarına yakın ilgi duyması, Üstâd’ın vefat ettiği vakit Urfa’da bulunması, sonraları da büyük bir aşkla “Cevşen” okuyup tavsiye etmesi elbette büyük bir jestti. O grupların sayıca en büyük kitlesinin sesi olmayı başaran Yeni Asya gazetesi de ABD’nin “The Christian Science Monitor” gazetesinin copright haklarını
Kütüb-i Sitte’de geçen şu metin çok dikkat çekicidir. Sahabe-i kiramdan Hz. Huzeyfe bin El-Yeman (ra) şöyle demiştir: “Allah’a kasem ederim ki, bilmiyorum acaba Peygamberin sahabelerine bu hadîsler unutturuldu mu, yoksa unuttular mı? Allah’a kasem ederim, Rasûl-i Ekrem (asm), dünyânın sonuna kadar gelecek olan fitneleri ve o fitneleri çıkaran reisleri, tâ üç yüzden daha fazla kimseleri
Şu “ABD’de Yahûdî Mafyası: ADL” başlıklı haber, bir refikimizde çıkmış: “İngiliz farmasonluğunun Yahûdî kolu olan B’nai Brith’in etkisi altındaki ADL (Anti-Defamation League) 1913 yılında kurulmuştur. ADL adeta, Amerikan mafyasının halkla ilişkiler bürosu gibidir. Kurdukları ‘Denizaşırı Yatırımcılar Servisi’ adlı şirketle, milletlerarası silah ve uyuşturucu kaçakçılığı, kirli parayı aklama gibi işleri yürütmektedir. İşgal altındaki Filistin topraklarında ve
Gazetelerin manşetleri, artık ilkokul seviyesine inen ahlâksızlık haberleriyle çalkanıyor. Tam iki sene önce bugün bu sütunda aynı başlıkla kaleme aldığım yazıyı tekrâr dikkatlerinize sunmak istiyorum. Bakın bakalım, aktüalitesinde bir reyting kaybı var mı: “Sanki duyunca ne olacaksa? Bu çocuklar hayatlarının baharında yüksek tahsil için bir başka beldeye sanki analarından babalarından habersiz mi gidiyorlar? Onların gitmelerine
Benim niyetim, bugün yine diyalogculara bir paragraf açmaktı; lâkin kaderin murâdı başka imiş. Atalarımızın yurdu olan Türkmenistan’ın başındaki kızılcık tortusu dünyâsını değiştirmiş. Bize de bir ağıt yakmak düştü! Dedem Korkut olsa idi, elbette eli-yüzü düzgün bir koşma çekerdi. Nemrûd’lardan Firavun’lara kadar nice bin cebâbirenin nasıl ecel elinde yenik düştüğünü söylerdi. Ecelin alıp yerin gizlediği yeryüzü
Vatikan Devletinin reisi Papa cenâbları ülkemize geldi ve gitti. Ağca da hapiste olduğu için sükûnet bozulmadı. “Niye geldi?” sorusuna elbette herkes kendi penceresinden cevâblar sunmaya çalıştı; ama Şalom gazetesinde çıkan bir karikatür enteresandı doğrusu. Yahûdî kadın, televizyon seyreden kocasına soruyor: “Bu Papa Ortodokslarla mı birleşmek için geldi?” Kocası, “Evet, neden sordun?” diyor. Kadının sözü çok
Bursa Keles’in Uzunöz Köyü’nde öğretmenlik yaptığım yıllarda, imamımız da Akçapınar’lı Es’ad Hoca idi. Eski Osmanlı müderrislerinden Hüseyin Efendi’nin talebesi idi. Allah rahmet eylesin, bana ve müdürüm Mustafa Hoca’ya güzel bir tecvîd öğretmişti. Beni çok severdi. Bekâr olduğum için ara sıra evine çağırır, “Ölü gözünden yaş, hoca evinden aş çıkmaz; emme velâkin gel sana yemek yedireyim”
Zâten bir bu noksanımız kalmıştı, artık onu da ikmâl ettiğimize göre bize karada ölüm yok demektir! Adını koymasalar/koyamasalar bile kıyısından köşesinden “dînde reform” ma’nâsına gelecek icrââtlara koyulan değerli büyüklerimiz, şimdi de “huzur duruşu” adıyla yeni bir ibâdet türü îcâd etmişler. Sanırım önümüzdeki ilk Nobel ödülü kendilerinin olacaktır! O günlerde bendeniz ülkenin en doğusunda bulunduğum için,
Ülkenin belki de en büyük dînî cemaatinin ABD’deki bir papaz okuluna 2 milyon dolarlık bir bağış yaptığının duyulması, ister istemez haberi okuyanlarda değişik duyguların depreşmesine sebeb oldu. Milliyet’i referans göstersek şık olmayacağı için, ben Haber 7’yi esâs aldım. Haberin verilmesiyle birlikte yoğun bir tepki bombardımanı başlayınca, site editörü haberi üç kere değiştirmek zorunda kalmış. Sitede
Haberin başlığı “Fethullah Gülen, ömrünü barışa adadı” (Zaman, 07.11.06) olunca, ister istemez bakıyorsunuz. ABD’de tertiplenen bir sempozyumun haberi idi. Pek çok ilim adamı konuşmuş, Gülen hareketinin ehemmiyyetini belirtmiş. İngiltere Central England Üniversitesi’nden Ian Williams, İslâm dînindeki “cihâd ve şehîd” kavramlarına Gülen’in fikirleri doğrultusunda yorum getirmiş. “Gülen’in fikirleri yıllardır biliniyordu ve hiç değişmedi” diye konuşmuş. ABD