Gâvurun The Associated Press ajansı 16 Kasım 07 günü haberi geçmiş:
“ABD’de 77 milyon üyesi bulunan ve İngiltere Anglikan Kilisesine bağlı Episcopal Church ilk defa gay ve lezbiyenlerin de papaz olmasına müsâade etti ve ayrıca gay ve lezbiyenlerin kiliseye üye olabileceklerini, bu halleri ile kabul edilmelerinde bir sakınca olmadığına karâr verdi. Anglikan Kilisesi bu karâra karşı çıktığından, ABD’de 77 milyon üyesi bulunan Episcopal Church, Anglikan Kilisesinden ayrılma karârı vermek için Aralık 2007’de toplantı karârı aldı.”
Bu haberde şaşılacak bir tarâf yok. Allah’ın dînini bozarak oyuncak hâline getirenlerin varacağı nokta başka ne olabilirdi ki! Fıtratı bozarak evlenmeyi reddeden papaz ve râhiblerin ahlâk dışı haberleri ise ne birde, ne beşte kalıyor. İnşâallah Södom ve Gamore’ye dönerler…
Gâvurun bu haberi bizi ilgilendirmiyor; fakat o kiliseye bağlı Teslis Enstitüsü Müdürü Robert Owens Scott, AP’nin haberinden dört gün sonra İstanbul’da Marin Princess Otel B Salonunda, Bedîüzzamân Hazretlerinin ismi kullanılan bir sempozyumda celse riyâsetine kuúd buyurulmuş! Sunulacak tebliğlerden ba’zılarının başlıkları ise “Adâlet ve ahlâk ilişkisi”, “İslâmda adâlet: Temel insânî değerler”, “Nursî’nin adâlet anlayışı” imiş! İşte ha bu işe benim kuşcağız aklım ermiyor…
Bu “gay ve lezbiyenci ve dahi teslisçi” olduğu söylenen kişi ve benzerlerinin, bütün hayâtını “tevhîd” mücâdelesine vermiş, İslâm dîninin “ahlâk” esâslarını haykırmış bir İslâm müceddidinin adının anıldığı yerde ne işleri olabilir? Kimliklerini değiştirmeden de hidâyete erdirme metodu mu keşfedildi? Bu fakir ümmetin kesesinden toplanan ve yine ümmete dağıtılıp herkesin derdi giderildikten sonra artanlar dahi olsa, dünyâda adam gibi adam ulemânın köküne kıran mı girdi de, “kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ” türünden adamlara harcanıyor diye düşünüyoruz.
Çağrılanlardan Prof. Dr. Heidi Hadsel, Hocaefendi grubunun iki milyon dolar verdiği papaz okulu Hartford Seminary’nin başkanı olunca, insanın ister istemez ilgisini çekiyor. Bu ülkenin ma’nevî sigortası olması gereken Risâle-i Nûr gruplarından mühim bir kısmı, neden bu papaz okulu ile olan ilişkilerini gizleme gereği duymuyorlar acabâ? Göstere göstere yapılmak istenen nedir ki bizler onu anlamakta güçlük çekiyoruz?
Sempozyumun organizasyon komitesinde bu bayana da yer verilmiş. Aynı komitede bizim eski dostumuz Prof. Dr. Faris Kaya da bulunuyor. İnternette “http://www.hartsem.edu/about/Praxis/dec04.pdf” adresine tıklayınca, “Under the Seminaries agreement with Söz Publications, represented by Dr. Faris Kaya and based in İstanbul, the Seminary will provide a matching $75,000. Söz Publications contribution will be made över three years, beginning July, 2004” diye bir cümle çıkıyor da, bizim gibi İngilizce cühelâları anlayamıyor. Faris Hocam bize tercüme ederler mi acabâ?
Hocaefendi grubundan da önce o papaz okuluna Söz Basım adına 75 bin dolar bağışlanmasından söz ediliyormuş. Bağış yapma işi ise Faris Bey dostumuzun eliyle olmuş. Elbette biz kimsenin ilişkisini sorgulama me’mûru değiliz. Ama, bir basın mensûbu olarak, haber değeri taşıyan bir objeyi de es geçemiyoruz. Bu müessese Bedîüzzamân Hazretlerinin eserlerini düzgün basmakla iştihâr ettiği hâlde, bir îslâm müceddidinin isminden kazanılan paranın bir papaz okuluna bağışlanması nasıl bir duygu oluyor? Bir müessese adından söz edildiğine göre, Söz Basım ilgilileri de bu bağıştan haberdâr mıdır, yoksa şahsî bir tasarruf mu bahis mevzûudur? Faris Hocamın bu papaz okulu ile samîmi münâsebetleri birlikte çalıştığımız yıllarda da var mıydı, yoksa sonradan mı başladı?
O papaz okulu, çıkardıkları dergi ile Müslümanlar üzerindeki hedefleri, isimleri o okul ile birlikte anılan ba’zı insanların bilhâssa Türkiye’deki akçeli işlerde taşeronlukları gibi fısıltı gazetesi haberleri o kadar çok konuşuluyor ki; öne sürülen “Bedîüzzamân” gibi mübarek bir ismin arka planında zerre kadar karanlık nokta görmek istemeyenleri dikkatli olmaya sevk ediyor.
Yanılmak elbette insan içindir. Duyduklarımızın bizi yanıltması mümkün olduğu gibi, hâdisenin aktörleri de yanılmış olabilirler. Şeffâfiyyet asrında artık gizli bir nokta elbette kalamaz. Kalmasın âlemde Allâh’ım bir hakikat nihân!
Vakit