
Geçen yıl Türk basınının amiral gemisinde rotayı ayarlayan Ertuğrul Özkök, “Bana göre ‘Kalvinist Müslüman’ hareketin lideri Fethullah Gülen’dir” (Hürriyet, 26 Ocak 06) deyince, bu fakir de, “‘Dinler arası diyalog’ çorbasına tuz olan herkesi bu kategoriye sokabilirsiniz. Kur’ân ve Sünnet’in nassından sapanların gideceği yer orasıdır” (Vakit, 30.01.06) demek zorunda kalmıştım.
Bizden bilinen insanlar niçin kitleleri şaşırtmaktan zevk alırlar, anlamakta cidden zorlanıyorum. Kur’ân yerine kendi yazdığı mevkûteyi esas yaptıran Türkmenistan diktatörü geçen yıl sonunda öldüğünde, verilen taziye mesajına bakın, Ecevit’e verileni de unutmadan:
“Zor bir zamanda milletin mesuliyetini omuzlayarak, geleceğe yürümeğe çalışan, kuruluş döneminin zorluk ve sıkıntılarını milli kültür ve harsını keşfederek aşmaya kararlı, bu yolda maddi manevi mesafe alabilmek için imkanları yerinde kullanmaya gayret eden ve soydaşlarından uzanan kardeşlik elini sıkarken, içinde biriken hasret duygularını özellikle hissettirmek isteyen, devlet adamlığının yanı sıra samimi bir dost olarak da davranmasını bilen, Türkmenistan’ın Beyserdarı, inşaacı devlet adamı, samimi dostum Saparmurat Türkmenbaşı fani hayata gözlerini yumdu. Acılarını paylaşarak, onunla birlikte bu ağır mesuliyeti üstlenmiş Türkmenistan Devlet adamlarına, Türkmen Halkına ve Türkmenbaşı Ailesine taziyelerimi arz ediyorum. M. Fethullah Gülen” (fgulen.com. 21.12.06)
Sen devlet adamı değilsin, diplomat değilsin; İslâmiyyetle alâkasız bir diktatöre tâziye vermeye, haydi verdin diyelim, medhedici ifadeler kullanmaya ne mecbûriyyetin var? Hatâlar üst üste birikiyor, dikkat çekiyor… İşte bir tâne daha:
“Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan, Fethullah Gülen ile bir kaç defa görüştüklerini söyledi. Süleyman Demirel’in olduğu bir toplantıda Gülen ile bir araya geldiklerini anlatan Doğan, ‘Toplantıda Üzeyir Garih, Ali Coşkun, Yaşar Nuri Öztürk, Gülen ve ben vardım’ dedi. ‘Fethullah Hoca’nın çok olumlu şeyleri olmuştur’ diyen Doğan, ‘Cemevleri’nin artık camilerin yanında yapılması gerektiğini açık yüreklilikle beyan etmiştir’ diye konuştu.” (İnternethaber, 23.11.06; Perihan Özcan’ın Aktüel’deki yazısından)
Özkök “Kalvinist Müslüman” derken, acabâ bu zikzaklara mı dikkati çekmek istiyordu dersiniz? Eğer Doğan Dede’den aktarılanlar doğru ise, câminin yanına cemevi yapılması mes’elesine Gülen Hoca’nın tarafdâr olması anlaşılabilir mi? Ya o toplantıda Yahûdî TC vatandaşı Garih’in bulunmasına ne demeli, onun ne işi vardı?
İster istemez şu üç iktibâsa bir daha göz atmak ihtiyâcı hissediyoruz:
“ADL, tam mesâi ile çalışan gizli istihbarat me’murlarının bir kısmını Amerikan Hükümeti Adalet Bakanlığına bağlı Özel Soruşturmalar Ofisi’nde (OSI), bir kısmını da İsrail otoriteleriyle Tel Aviv’de çalıştırmaktadır. İsrail devleti kurulduğundan beri ADL, İsrail gizli servisi MOSSAD ile hususî ilişkilerini daima sürdürmüş, İsrail mafyasıyla da yakın bağlantılar kurmuştur… ADL-Sharon grubu, ihtilâftı bölgelerde satın aldıkları evlerde militan Yahûdîleri yetiştirdiler…” (Zaman, 20.11.1992)
“Siyonist ADL’nin temel misyonlarından birinin ne olduğunu bilmek ister misiniz? Dinler arası diyalog ADL’nin en temel misyonu… Bu uğurda kitaplar bastırıp dünyanın dört bir yanına dağıtıyorlar, BOP dâhilinde olan projelendirme çabalarını da dinler arası diyalog masalının arasına gizliden katıyorlar ve alın size emperyalizm hedefi olan toprakların insanlarını uyutabilmek için güzelce cilalanmış yeni bir doktrin…” ( “Şeyh Bedreddin Film Kolektifi [ŞBFK]” isimli siteden…)
“55 Yahûdî örgütünü temsilen Türkiye’de bulunan 59 kişilik Amerikan Yahudi Örgütleri Başkanları Konferansı Heyeti (AYÖBK), ‘Fethullah Gülen’in Türkiye’deki ve yurtdışındaki çabalarını önümüzdeki yüzyılın barış asrı olması açısından önemsediklerini ve söz konusu projeye büyük ilgi duyduklarını’ belirttiler… Görüşmede; Gülen’in, ABD’nin en etkili Yahûdî lobisi olan ADL’nin teklifiyle hazırladığı hoşgörü ve diyalogla ilgili kitap da gündeme geldi. Gülen, ‘İngilizce olarak hazırlanan kitap üzerindeki çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğunu, bittiğinde insanların hizmetine sunacağını’ söyledi. Kitap, ADL tarafından basılarak dünyanın dört bir yanında dağıtılacak…” (Zaman, 10.03.1998)
Hani “ADL” MOSSAD ile gizli ilişkiler içinde idi? Tam da “Kalvinist Müslüman” ta’rîfine uygun bir haber değil mi?..
Vakit