İslâmın “teblîğ” emrini çarpıtmak sûretiyle “dinlerarası diyalog ve hoşgörü” şekline sokan asıl elin “bizden” olmadığını bilmek, bir derece hissiyâtımızı rahatlatıyor. Lâkin, kraldan fazla kralcı kesilerek bu oyuna gelen “bizden” insanların sayısı hiç de az olmadı. Bir kısmı iyice kemikleşerek sanki “onlardan” oldu ki, bunlara bizim sözümüz yok; aldanarak gidenlerin bir kısm-ı a’zamı ise, maskelerin birer-ikişer düşmesi sonunda inşâallah uyanmaya başlayacaklardır. İşte bizim muhâtabımız da bu kesimdir.
Hristiyanların Katolik kolunun “Rab” ittihâz ettiği “Papa” makâmında bugün oturan kişinin son konuşmaları, işte bizim muhâtabımız olan kesimin gözünün açılabilmesi noktasından fevkalâde güzel olmuştur. Diyalogcu Müslüman gruplardan birisinin müdâvimi olan genç bir hukukçu, son gelişmeler üzerine düşüncelerini kâğıda döker ve o grubun dergisinde yayınlatmak ister. Şimdi evvelâ yazıya bakalım. Bu genç münevver diyor ki:
“Katolik Hıristiyanların rûhânî lideri Papa 16. Benedikt’in Hz. Muhammed (asm) ve İslâmiyyet hakkında söylediği sözler, Hıristiyanlık ve İslâmiyyet arasındaki gizli gerilimi kısa süreliğine de olsa gündeme taşıdı. Papa’nın durup dururken niçin böyle bir çıkış yaptığını bilemiyoruz, ama İslâm’a ve peygamberine saldırarak haddini ve sınırlarını fazlasıyla aştığı kesin. Bu çıkış, Katolik kilisesinin İslâmiyyet karşısındaki tavrını da açık seçik görmemize neden oldu. Son yıllarda sıkça dile getirilen dinlerarası diyalog umudunun bu Hristiyan kültürü karşısında doğru dürüst tanımlanmaya ihtiyâç olduğunu da göstermiş oldu.”
“Uğursuz sözler ülkemizde de tepki gördü. Gazeteciler, dîn adamları ve siyâsetçiler, ‘Yanlış yaptın Papa’ demeye getirerek özür dilemesini beklediler köşelerinde. Oysa Papa kendi konumuna ve zeminine göre yanlış yapmadı şübhesiz. Hıristiyanlığı ciddîye alan ve inançlarında samimî olan Katoliklerin, Papa ’nın bu çıkışından rahatsız olmadığını, hattâ tam tersine alkışladıklarını düşünmek için çok fazla ‘tarihsel ve siyasal’ gerekçelerimizin olduğu kesin. Avrupalı Hristiyan kimliğinin Müslüman Türk kimliğine oranla daha iyi yoğrulmuş olması gibi meselâ…”
“Papa’nın çıkışının yanlış anlaşıldığını ileri süren ba’zı işgüzar düşünürler, Papa’nın söylediği sözlerin 16. Benedikt’e âit olmadığını, 14. yüzyılda bir Hıristiyan dîn adamı tarafından dile getirildiğini, Benedikt ‘in yalnızca buradan alıntı yaptığını ileri sürdüler. Bu doğru olabilir; ancak bu husus, Müslümanlar açısından durumun daha vahîm olduğunu göstermekten öteye geçmez. Zîrâ, 14. yüzyılda dile getirilmiş olan İslâm düşmanlığının 21. yüzyılda Katolik lider tarafından dile getirilmesi, süreklilik arz eden, sağlam temellere oturtulmuş, canlı bir dîn ve kimlik şuuru olduğunu ve bunun İslâmiyyet karşıtlığını da içerdiğini gösterir yalnızca. Katolik kilisesinin besinlerini nereden aldığını da isbâtlamıştır şübhesiz.”
Bu genç hukukçu, sözünün burasında da Batı kültürünün temelini teşkîl eden İslâmiyyet düşmanı örneklerden vererek bugünkü patlamanın özüne neşter atmış ve Papa’nın yanlış anlaşıldığını ileri süren hınk deyicilerin önünü kesmiş:
“Kısaca özetlemek gerekirse, Hristiyan Avrupalılar için ‘Müslüman’ demek ‘barbar’ demektir ve ‘Öteki’dir. Hıristiyan kimliğinin etkisini yitirdiği Ulus devlet Avrupa’sında da durum pek farklı değildir. Hattâ ulus devletlerin aşındığının iddia edildiği entegrasyon çağında bile ‘Avrupalı’ demenin ‘Hıristiyan’ demekle eş anlamlı olduğunu, bunun siyasal gündemi ve entegrasyonun yönünü belirleyen bir unsur olduğunu hep berâber izliyoruz. Buyüzden Papanın çıkışını kişisel bir sapma, târih dışı bir terbiyesizlik olarak yorumlamak için fazla tûrihsel delilimiz olmadığını söylemek büyük bir iddia sayılmamalı.”
Bu yazı -devâmı da var-, o İslâmî grubun dergisinde neşre uygun görülmemiş! Anlaşılan, derginin başındaki zevât, “Çevir kaz yanmasın, efendimiz uyanmasın” politikasının delinmesinden hoşlanmamışlar. Hâlâ Vatikan’da “gizli Müslüman papazlar” olduğunu sıkılmadan yazanlar için bu tavır yanlış da sayılmaz!
Onları havuzlarında oynaşmaya terk edip, biz asıl bu genç hukukçu gibi dîn kardeşlerimizin uyanmış olmalarındaki rahmet cihetine bakıyoruz. Gözlerini kapayanlara rağmen güneş doğacaktır. Mektûbun son kısmını da sizinle paylaşmak istiyorum inşâallah…
Vakit