Adalet Bakan Yardımcısı sayın Yılmaz’a alenî suç duyurumdur!
Yeni Asya’da iken bizim Fırıncı grubuyla alenî kavgaya tutuşmamız, o günlerde dersanelerle meşgul olan ekipten Mesut Zeybek’in yüzünden olmuştu. Bu arkadaş normalde Mehmet Fırıncı’nın adamı iken, 30 küsur senedir hâlâ sebebi anlaşılmayan bir mes’ele bahanesiyle Fırıncı bununla bir kan da’vâsı başlattı. Bu ekiple zâten bir fikrî ayrılığımız ortaya çıkmıştı, ama Fırıncı-Zeybek sürtüşmesi, iki grubu da artık birlikte olunamayacak hâle getirmişti. Netîcede biz Yeni Asya olarak 1990 başında Fırıncı grubundan ayrıldık.
Bir sene sonra bizim grubun lideri Mehmet Kutlular, sudan sebeplerle bana ve sonra da birlikte çalıştığımız ekibe harb ilân etti. Fırıncı’ya yedirmediğimiz Zeybek, o zaman bizimle berâberdi. Biz problemi çözmek için Kutlular’ın evinde toplanıp da Kur’ân üzerine yemîn ederek andlaşma sağlamışken; bu Mesut Zeybek son dakikada bir provokasyon yaparak köprüleri attırdı ve bize de grubu terk etmekten başka alternatif kalmadı. Cemaati bölmemek için biz ekibimizle ayrıldık, Zeybek’le de irtibâtı kestik.
Daha sonra Mesut Zeybek bize mektûb yazarak hatâsından dolayı özür diledi. Biz de insan olarak özrünü kabul ettik, açtığı İttihad Yayınlarına yardımcı olduk. Hattâ ben “Kemalizm ve İslâmiyet” isimli kitâbımı te’lîf ücreti almadan kendisine verdim. Fakat, bu arada biz Molla Muhammed hocanın derslerine katılmaya başlayınca, Zeybek birdenbire bize amansız bir düşman oldu. Bu düşmanlığı zaman geçtikçe şiddetlendi. Tahşiye Kumpası da’vâsında Emniyet Genel Müdürlüğünden mahkemeye gelen resmî raporları görünce kanımız dondu.
Darbe borazanı muhbir imam Selahaddin Yurtlu, Zeybek’e giderek aleyhimize tezvîrâtta bulunmuş. Zeybek bu tezvîrâtı muhbir Rüştü Tafral’la berâber dosya hâline getirip bütün mutlak vekil abilere götürmüş; onların da onayını alarak dosyayı Abdülkadir Badıllı’ya teslîm etmiş. Badıllı da o yalan ve iftiraları hakaretli bir üslubla “İfhamname” adında risale olarak hazırlamış. Mesut Zeybek bunu İttihad Yayınları olarak tab’ ettirmiş. Basın savcılığına verilmeyen bu mevkute korsan basılarak belli kimselere dağıtılmış.
İşte bu mevkute, Fetö örgütünün 2010 başında bize yaptığı operasyonun tek delili olarak kullanıldı. Molla Muhammed’e ve Mustafa Kaplan’a ismen saldırarak en ağır hakaretleri yapan Badıllı, bu mevkutede Pensilvanya Kardinalini ise göklere çıkarıyordu. Fetönün avukatları ve sanıklar, mahkeme boyunca İfhamname üzerinden bize saldırdılar. Hulâsa:
Paralel Nurculuk Yapılanmasının o gün hayatta olan bütün abileri, bize karşı İttihad Yayınlarını kullanarak, Fetö örgütü ile işbirliği yapmışlardır! Bu gerçeği hiç kimse örtemez; Emniyet Genel Müdürlüğünün resmî raporları mahkeme tutanaklarına geçmiştir. Neticede hukuk o varakpareyi delil olarak kabul etmemiş, bize kumpas kuran PDY mensubları mahkûm edilmiştir. Fakat, Fetö örgütü ile işbirliği yapan, muhbirlik eden PNY’ci yedek Fetö ekibinin üzerine gidilmemiştir.
Ülkede yeni bir 15 Temmuz düşünen Fetönün yurt dışındaki sahibleri, son zamanlarda bütün uyuyan hücreleri harekete geçirdiler. Dinî gruplarda ve bilhassa Nurculuk câmiasında kaynama başladı. Biz bu hareketliliği sezince, PNY’nin kalbine taarruz başlattık, ÖHD adına bu câmiayı 5. Kol fidanlığına çeviren kripto Fetöcü yapının temeline vurduk. Nurcuların içindeki kriptolar birden su yüzüne çıktı. Bu sayfalarda cemaziyelevvellerini ortaya çıkardığım Süleyman Yasin Akdeniz, Ali Kemal Pekkendir, Selahattin Yurtlu, Mehmet Nuri Turan, Ünal Türkal, Mehmet Orakçıoğlu, Hüseyin Yılmaz, Abdülhamid Doğan vb isimler içinde en dikkat çekeni Ali Kemal Pekkendir efendidir.
Bu Ali Kemal Pekkendir, saldırılarında hep İttihad Yayınlarını ve kıp kızıl Fetö muhabbeti kaynayan İfhamname’yi kullanıyor. Zeybek ölünce sanırım Yayınevi bu bayın uhdesinde kalmış. Ankara’da bir ara Kurdoğlu grubunda kalan, ama oradan refüze edilen bu kişi, İstanbul’da Rüştü Tafral grubuna sızıyor. Karanlık bir mazisi olan Pekkendir, Fetönün kara para aklayan bir şirketinde çalışan, Fetönün medya merkezi Zaman gazetesinde aile boyu röportajı çıkabilecek kadar o grupça i’tibarlı bir elemandır. Şimdi ise PNY’nin içindeki değişik grupların kripto provakatörleriyle Tahşiye’nin üzerine hücum etmekte ve yine 12 sene önceki meşhur İfhamname’yi tekrar kullanmaktadır. Tek farkla, Badıllı’nın Fetö elebaşını yere göğe sığdıramayan paragraflarını çıkararak sahtekârlık yapmış; aklısıra delilleri karartmış!
Bütün bu bilgileri niçin yazdım? Bu kişi ve şu an işbirliği yaptığı tescilli kripto Fetöcüler yeni bir 15 Temmuz’un parkelerini döşüyorlar. Bunların zevzek imamları “18 Ağustos” diyerek hareket gününü bile deklare ediyor. PDY’nin yedek takımı olan PNY’ye bir operasyon yapılmasını önlemek için de hedef şaşırtıyorlar. Yeni çatışmaların ocağına benzin taşıyorlar.
Adalet Bakan Yardımcısı sayın Hasan Yılmaz, Tahşiye Kumpası da’vâsının iddianamesini hazırlayan isim olarak benim yazdıklarımı en iyi anlayan kişidir. Yalan, iftira ve provakasyonlarla sosyal medyada fitne çıkaran bu kripto Fetöcülere uzun zamandır dikkat çektiğimi elbette ilgili birimler izliyorlar. Şimdi sayın Yılmaz’a alenen suç duyurusunda bulunuyorum. Tahşiye Kumpası da’vâsında yarım kalan bir safha tamamlanmalı; suça iştirâki tesbit edilmiş ve hâlen Fetöcülerle birlikte Tahşiye’ye, Molla Muhammed’e ve Mustafa Kaplan’a tahrikkâr ifadelerle saldıran bu kripto Fetöcüler hukuk önünde hesâb vermelidirler, ilgili birimler artık duruma el koymalıdır. Mustafa Kaplan ve arkadaşlarının eli buraya kadar uzanıyor; gerisi devletimize kalmıştır; arz ederim efendim.