Bu Yazıyı Gazete Neşretmedi!
Sanki bendeniz İngilizce biliyormuşum gibi, birisi, The New York Sun gazetesinin July 24, 2007 târihli nüshasından bir yazı geçmiş:
“Some 12 or 13 years ago, when I was reporting from Israel for the New York weekly, the Forward, I wrote a piece on Kemal Ataturk, the founder of modern secular Turkey, that I submitted to the newspaper with some trepidation.
In it, I presented evidence for the likelihood of Ataturk’s having had a Jewish — or more precisely, a Doenmeh — father.
The Doenmeh were a heretical Jewish sect formed, after the conversion to Islam in the 17th century of the Turkish-Jewish messianic pretender Sabbetai Zevi, by those of his followers who continued to believe in him.”
Yazıdan hiçbir şey anlamadığım için, yazan kişinin künyesini gösteren “Hillel Halkin” ismini tıkladım, karşıma çıkan bilgiler gözümü dört açtı. Yahudi kökenli bu ABD’li, birinci cumhurbaşkanının da kendi dînlerinden olduğunu iddia ediyormuş. Böyle bir bilgiyi bu ülkede fısıltıyla bile konuşamazsınız. Bu sahada fakirin ağzı yandığı için oyuna girmeye niyetli değil…
Önüne gelen konuşur da, istihbârât uzmanları konuşmaz mı? Tempo dergisi kaynaklı “Efsâne MİT’çiden bomba iddialar” başlığı elbette insanın ilgisini çekiyor. Şimdi yüz yaşına girdiği söylenen Neşet Güriş, MİT’in duayenlik beratını bizzat kurum Başkanından almış bir uzman imiş. Demiş ki:
“Aziz Nesin komünist olarak bilinen biriydi, biraz da onlara çalışıyordu. Türkiye’ye karşı da kırgındı. Teğmenken ba’zı haksızlıklar görmüştü. Solcu oldu. Onun bilinmeyen bir tarafı vardı: Milli Emniyet’e çalışıyordu. 1935-36 senesinde ben kendisine, Beyazıt Soğanağa Mahallesi’nde terk edilmiş bir konağın odasına aylığını götürüyordum. Ne gibi görevler yaptı bilmiyorum, ama yaptı ki bir şeyler MİT para veriyordu.”
Hayâtını sol ideolojilere samîmî olarak adayanlar okusun. Ben bu bilgiyi eski bir parlamenterden yıllar önce not etmiştim. Komünist bilindiği hâlde vatanına çalıştığı için müsbet puan alması gereken hareket, şeffaf olmayıştan dolayı insanın içini buruyor elbette. Kırım kökenli, ama inanç olarak esâsta Yahûdî olan bir koloninin bir ucundan sızan bilgi bu. Daha da ötesi, Azîz Nesin’e gönderilen para, çok sağlam Müslüman bilinen bir entelektüel eliyle ulaştırılıyormuş. Bir başka Neşet Güriş de onun adını açıkladığı zaman, herhalde ortalık toz-duman olur. Duâ edelim, Berlin Duvarı birden göçmesin; yoksa maskesi düşmüş nice çirkin yüzlerden iğrenmek durumunda kalabiliriz…
Zamân zamân, “Bu ülkede korkunç bir maskeli balo oynanıyor. “Ne komünist görünenler gerçek komünist, ne Kemalist görünenler gerçek Kemalist, ne Müslüman görünenler gerçek Müslüman, vs” diyoruz ya; sayılan kelaynak kuşları kadar olan istisnalarını es geçersek, tablomuzu dile getirmiş oluyoruz. Böyle gecenin seherinden hayr umanlara bu yüzden iştirak edemiyoruz…
Bu sâhadan uçurulan bilgilere bir yenisi de Azerbaycan’dan eklendi. 28.08.07 târihli: Yeniçağ gazetesinde “Bir sui-qesdin anatomiyası!” başlıklı yazıda, “Dudayev’i Türk keşfiyyati Ruslara satdi” mevzuunu işlemiş. Yazının şu kısmım aynen alıyorum:
“21 aprel 1996-cı Ildә Atasaqun KQB ilә birgә әmәliyyat hazırlıqları ilә bağlı razılığa gәldi. Bunun üçün yalnız Dudayev ‘in telefonunun davamlı olaraq maşğul edilmәsi lazım idi. Bu vәzifәni dә yüksәk çinli kәşfıyyat işçilәrindәn biri icra etdi. Nәticә isә xәbәr agentliklәrindә belә aks olundu: ‘Cövhar Dudayev 21 apreldә Gekhi-su kәndinin yaxınlarında mәruz qaldığı bir hava hücumu ilә şәhid edildi. Dudayev telefonla danışarkәn göydәn atılan bombalar onu vә yaxınlarının hәyatına son qoydu.’ “
Gazete, Dudayev’in şehâdetinde Atasagun’un rol aldığını iddiâ ediyor ki, şüyûu vukuundan daha beter bir hâdisedir. Bu ülke için de târihî bir yüz karasıdır.
Aynı gazetenin bir gün sonraki sitesinde ise, “Nurcuların ‘xain-i ekber’i kimdir?” sorusu ve cevâbı vardı ki, aynen yazmaya kalksak, o camiadan yaylım ateşine tutulmamız, kaçınılmaz olur. Yazıda, “Biri gizli xristian, o biri isә ermәni babasının intiqamını türklәrdәn almaq üçün and içib ‘müsәlman’ olmuş birisi…” hükmünü de okuyunca, ülkemizdeki maskeli balonun çapını görmenin dehşetini yaşıyoruz…
Seyirlik manzaralarınız bol olsun…