Ye’cûc ve Me’cûc ateşine yonga atan Vatan gazetesi, Başkan Bush’un Irak’ı işgâlinden dört ay sonra söylediği şu sözü tekrâr almıştı:
“Tanrı bana, ‘George, git Afganistan’daki teröristlerle savaş’ dedi, gittim savaştım. ‘George, git, Irak’tâki despotluğu bitir’ dedi, bitirdim. Şimdi bana Tanrı’nın ‘Git, Filistinlilerin devlet kurmasını sağla, İsraillileri güvenliğe kavuştur, Ortadoğu’ya barış getir’ dediğini hissediyorum. Tanrı’nın izniyle bunları da yapacağım…” (agg, 19.09.07)
Kendi ifâdesine göre Tanrı’dan, gerçekte ise Şeytân’dan ilhâm alan “topal ördek”, aldığını söylediği emrin son kısmını îfa edemeden koltuktan inecek gibi gözüküyor. Ama, tam ma’nâsıyla bir “Dabbetülarz” görüntüsüne soktuğu ülkesinin başında bir “Deccâl” olarak poz verdiğinde şübhe yok. Âhirzamânda geleceği haber verilen “Mesîhu Deccâl” Yahûdîlerin içinden çıkacak ve Yahûdîlerin menfaati için çalışacak ise, “Bush ve ABD” dışında bu çerçeveye tam oturan kim var? Meraklısı, bu ta’bîrlerle ilgili kaleme aldığım eski yazıları bulup okuyabilir.
“Ye’cûc ve Me’cûc”, yine verilen haberlere göre, Yahûdîlerin yardımına koşacak olan bir Asya kavmidir. Çeşitli eserlerde bunların Çinli, Moğol, Kırgız, Tatar ve Türk oldukları yazılmıştır. Nitekim, Vatan gazetesi, “Hıristiyanlar ise ‘Gog ve Mog’ dedikleri bu yaratıkların Türkler olduğunu iddiâ etmişlerdir” demiş. Serdar Turgut da bu “Türk” yorumu üstünde durmuştur. Acabâ, eğer şu yaşadığımız zamân dilimi bu haber verilenlerin gerçekleşeceği devir ise; Yahûdî kavmi ile içli-dışlı olan Türkler kimdir? Kabak onların başında patlamasın?
Sınırları Nil’den Fırat’a ulaşmış, ama hâkimiyyeti bütün dünyâyı kaplamış olan “Büyük İsrail” devletinin kapsama sahası içine giren Türkiye’nin daha dikkatli olması gerekmez mi?
Ehl-i Kitâb’ın kaynakları diyor ki:
“Gog, İsrail dağlarında Tanrı’nın Kendisi tarafından yenilgiye uğratılacaktır. Savaşta ölenler o kadar çok olacaktır ki, ölüleri gömmek yedi ay alacaktır.” (Hezekiel, 39:12) “Yeryüzünün dört bir yanından gelerek kutsalların ordugâhını ve sevilen kenti kuşatırlar. Ama, gökten ateş yağdı, onları yakıp yok etti” (Vahiy, 20:8-9)
“Kutsallar” ta’bîri, Tevrât ve İncîl’de “Hz. Peygamber (asm)’ın sahabeleri” için kullanılmıştır. Dolayısıyla, bu son merhalede de, o mübârek insanların izini ta’vîzsiz sürdürenler murâd olmalıdır. “Yeryüzünün dört bir yanından” gelenler şimdi nerededir? Acabâ Afganistan ve Irak size bir şeyler anlatabilir mi? “Kutsallar” oralarda kuşatma altında değil mi? Kuşatılacak olan “sevilen kent” neresidir? “Bağdad” mı, “Kudüs” mü, yoksa “Mekke” mi? Eski Ahid’e göre “gökten ateş” mi yağacak, Allah Rasûlü (asm)’a göre “çöl” mü o kuşatmacıları yutacak; yoksa bütün belâ çeşitleri birden mi inecek?
Mezkûr haberinde Vatan, “Bunların dünyâya inen Mehdî tarafından yok edileceği” bilgisine yer vermiş. Rivâyette de, Mehdî (as)’ın zuhûruyla birlikte Ye’cûc-Me’cûc ordularının yok edileceği, İsrail’de cenâzeleri yedi ayda ancak kalkacak şekilde kıtal olacağı, -Dilipak’ın da değindiği gibi- Amik Ovası’nda orduların katledileceği bilgileri bulunmaktadır. Şarktan gelecek siyah bayraklıların Kudüs’te İslâm devletini kuracakları haber verilmiştir.
Bilgileri harman ettikten sonra hulâsâsına bakarsak, “topal ördek” Bush, Chirak’a boşuna yalvarmamış oluyor. Yeryüzünün dört bir tarafından gelerek İslâm coğrafyasını işgal eden Deccâl ve Ye’cûc-Me’cûc bozuntularının suratında “Allah’ın Kudret Eli”nin şaklamasına az kalmıştır. İsrail dağlarındaki cenâzelerin toplanmaya başlanması da fazla sürmez. Ben sâdece 1432 bilirim, onu söylerim.
İşte 1428 yılının Ramazân’ı da gidiyor. Vaad edilen târih hızla bize yaklaşıyor. Globalleşen dünyânın tek kalıba sokulmuş kitleleri mayışmaya devâm etse de, iyice sıkışan âlemin doğum yapma ânı yakınımıza kadar geldi. “Deccâl, Dabbe, Ye’cûc-Me’cûc ve Mehdi” ta’bîrlerinin içlerinin dolması yakındır.
Eğer yaşarsam, benim dilimden nasıl kurtulursunuz acabâ?..
Vakit