İngiltere kraliyet tahtının üçüncü sıradaki vârisi Prens Harry, askerlik mesleğinde vatanına hizmet ediyor. Kariyer sâhibi olarak yükselebilmesi için, onu Irak’a göndereceklerini açıklamışlardı. Orada ateşin içinde küçük bir birliğe kumanda ederek pişecekti Prens ki, sonra bir gün tahta geçerse, İslâm âlemini yakma işinde tecrübesizlik yapmaya!
Geçen ay sonunda Prensin Irak’a gönderileceğini açıklamış olan İngiltere Genelkurmay Başkanı Richard Dannatt, iki hafta sonra aç kalmış olacak ki, sözünü yedi. Prens Harry, Irak’a gönderilmemesi karârından hayâl kırıklığı yaşadığını söylemiş (BBC, 16.05.07) Asıl hayâl kırıklığını Irak’taki direnişçilerin yaşadığını unutmamak lâzım!
Basra’da asker oğlunu kaybeden İngiliz vatandaşı Reg Keys de karâra öfkelenmiş, “Prensin hayâtının, benim oğlumun ya da Irak’ta ölen 150 askerinkinden daha değerli olduğu anlaşılıyor” demiş. Ha şunu bileydin çorbacı! Ne sanmıştın ya?.. Muhafazakâr Parti milletvekili Desmond Swayne ise, karârın, “Irak’taki direnişçiler için bir zafer” olduğunu söylemiş. Sen de bunu bileydin ya çorbacı! Ne sanmıştın ya?..
Gümleyen sâdece Prens Harry’nin askerî kariyeri değil, İngiltere’nin ve uşaklık yaptığı ABD’nin de prestijleri gümledi gitti.
Avrupa dönüşü müşâhedelerimi aktarırken, Tayfun Hoca’nın bir Irak’lıdan naklen söylediklerini sizinle paylaşmıştım. ABD’nin nasıl sinsice bombalama işlerini kotardığını söylemiştim. Haber 7’nin bir işbirlikçi Irak’lının i’tirâflarını duyurduğu haber de bu fakirin size aktardıklarını te’yîd ediyordu. Önceden eğittiği köpekleri (iki ayaklı olanlardan) kullanan ABD, hedef ayırd etmeden Irak insanını öldürtüyor ve sonra da o köpekleri hallederek geride suç unsuru bırakmamaya çalışıyormuş. Haberin başlığı da, “Irak’ta bombalı saldırıların arka planı” diye atılmış (Haber 7, 18.05.07)
Evet, ne yaparlarsa yapsınlar, İngiltere ve ABD’nin Afganistan ve Irak’taki işleri bitmiştir. Ya’nî, esâsta bütün dünyâdaki fonksiyonları tükenmek üzeredir. Delik papuclu ABD şahini Wolfowitz’in Dünya Bankası’ndan da sepetlenmesi, aynen eski Savunma Bakanı Rumsfeld’in istifâsı gibi tesâdüf değildir. Yaklaşan sonu ibretle seyrediyoruz.
Deccâl’a merkeplik yapan ABD, son bir hamle ile yeni bir savaş koordinatörü ta’yîn etmiş. Korgeneral Douglas Lute, “savaşlardan sorumlu lider” olacakmış (BBC, 16.05.07). Hâlen görevdekilerle eski ba’zı “üst düzey askerî yetkililer”, kendilerine yapılan teklîfi reddettikleri için kabak General Lute’un başına patlamış.
Görünen köy kılavuz ister mi? ABD, bir kere ipleri elinden kaçırdı. Bağdad civârında güpe gündüz askerî üssü basılıyor ve 16 helikopteri tahrîb ediliyor. Geçen Ramazân’daki bir baskında ise en büyük üsleri tamâmen harâbeye çevrilmişti. Bağdad’da olanların aynısının New York’ta, Washington’da, Boston’da, Houston’da olması hâlinde ya ne yapacak acabâ?
Geçenlerde Zülfü Livaneli’nin yazısı, hepsinin lokmasını boğazına tıkayacak bilgiler ihtivâ ediyordu:
“Sovyetler Birliği’nden 400 ve ABD’den de 4 atom bombasının çalındığı, bunların evrak çantasına sığacak büyüklükte olduğu, Nagazaki’ye atılandan yüz kat daha te’sîr gücü bulunduğu, gümrüklerdeki x ışını cihâzlarının bunları göremediği; en tehlikelisi de, bu atom bombalarından ba’zılarının Usâme b. Laden’in eline geçmiş olma ihtimâli!..” (Haber 7, 09.05.07)
ABD’deki bir toplantıda bunların konuşulduğunu aktaran Livaneli diyor ki:
“Hükûmete de danışmanlık yapan uzman profesörler diyor ki: ‘Bu konuda ne yazık ki elimiz kolumuz bağlı. Birisi Washington’u uçurmayı aklına koyarsa, eline bir çanta alıp gelerek bunu yapabilir.’ ”
Ve yazısını şöyle bitirmiş:
“Amerika’nın beyni sayılan bir üniversitede açık açık söylenen bu sözler, ülkedeki korkunun ne kadar büyük olduğunu gösteriyor. (…) Şaka bir yana, ama bu bomba işi sâhiden ciddî. Bilim adamlarının sunuşlarını dinlerken sırtınız ürperiyor. Diyeceksiniz ki, bizim o kadar çok sırtımızı ürperten konu var ki, varsın bir de bu olsun! Ama, benim anladığım kadarıyla, dünyâ diken üstünde.”
Biz de yıllardır hep bunu anlatmaya çalışıyoruz da, kimseciklerin taktığı yoktu. Korkunun ecele fayda etmediğini herkes görecek. Doğrusu ben, “Şimdi ne oldi?” finalini beklemekteyim…
Vakit