Doğudan bir Müslüman devlet adamının söylediklerini size nakletmiştim; bugün de Batıdan bir ilim adamı Müslümanın görüşlerine bakalım. ABD’nin “Tehlikeli 101 Profesör” listesine dâhil ettiği Prof. Dr. Hamid Algar’ın adını, Risâle-i Nûr câmiası ile tanıştığım 1970’li yıllarda duymuştum. Bedîüzzamân Hazretlerinin eserlerini İngilizceye tercümeye çalıştığı söyleniyordu. Altınoluk dergisinin Kasım 2006 sayısında yer alan mülâkâtın ba’zı kısımlarını 09.02.07 târihli Vakit’te gördüm. Ehemmiyetine binâen mühim paragrafları tekrâr okumakta fayda görüyorum.
Önce Amerika’daki Müslümanların durumu sorulmuş, Prof. Algar şöyle demiş:
“Şu anda Müslümanlar üzerinde büyük bir baskı vardır. Öyle ki, pek çok Müslüman, FBI korkusundan dolayı İslâm hakkında özgürce konuşamamaktadır. Yerel olarak bir örnek vermek gerekirse, İsrail-Lübnan savaşı sırasında hiçbir dîn adamı fikirlerini açıkça ortaya koyamamıştır. Siyonistler Amerika’nın yardımıyla Lübnan’da Müslümanları öldürürken, Cuma namazında hatip dolaylı bile olsa Müslümanların çektiği acılardan hiç bahsetmemiştir.”
Burada sanki farklı mı? Hangi imam Diyânet’in resmî görüşü dışında ağzını açmaya cesâret edebilir? Adamın hemen suyunu ısıtmazlar mı?
Müslümanların hâli bu iken, Hıristiyanlarla “diyalog” yapmaya çalışan Müslümanlarla ilgili soruya da Prof. Algar şu cevâbı vermiş:
“Bence bu tür hareketler vakit isrâfindan başka bir şey değildir. Çok yakınlarda Papa’nın sarf ettiği İslâm hakkındaki seviyesiz sözler, onun ilimsiz bir insan olduğunu gösterdi. Katolik Kilisesinin Müslüman kanı dökme konusundaki ustalığına gelince, bunları anlamak için öyle çok eskilere gitmeye gerek yok. Daha çok yakınlarda Hırvatların Papalığın izni ile yaptığı Müslüman kıyımı ve geçenlerde Mostar’da bir câmiye saldırmaları bunun en yakın örnekleridir. Yine Lübnan’da yaşanan sivil savaş döneminde Katolikliğin bir alt mezhebi olan Marunîler, Müslüman katliâmında bizzât rol almıştır. Bütün bunlardan sonra oturup Katoliklerle diyalog yapmak aptalcadır …
“Papa’nın sözleri; daha önce Bush’un ‘Müslüman faşistler’ ifâdesini kullanması; bütün bunlar bir rastlantı değildir. Bunlara İngiliz eski Dışişleri Bakanı Jack Strawe’un Müslüman kadınlara peçelerini çıkarma çağrısını da ilâve etmemiz lâzım. Ben bunların kendi aralarında koordine olduğunu düşünmüyorum. Durum bundan da kötü; çünkü her biri aynı mantığın etkisiyle otomatik olarak bu davranışları göstermişlerdir. Batının bu mantalitesinin değişmesi için gerçek bir ma’nevî devrim geçirmesi gerekmektedir.”
Bizler gibi diyalog muhâlifi Doğulu Müslümanlara kılıf uyduran “dînlerarası diyalog” yolcuları, Batılı bir Müslüman aydının sözlerine ne bahâne bulabilecekler? O kafa yapısı keferede değişmedikçe, diyalog türü çalışmaların kellim kellim lâ yenfa olduğunu anlamamız gerekmiyor mu?
Prof. Hamid Algar’ın şu sözleri de hayli ibretlidir:
“Bu yapılan savaş ‘teröre karşı’ değil, ‘İslâma karşı’ yapılmaktadır ve İslâm düşmanları saflarını sıklaştırmaktadırlar. Bu sözlerim aşırı görülebilir, ama İslâm her geçen gün daha çok baskı altına alınmaktadır. Fransa ve İngiltere’de neredeyse Müslümanların saldırıya uğramadığı bir gün geçmemektedir. Geçenlerde bir câminin içine bir domuz kafası atmışlar. Maalesef bu tür çirkin saldırılar tabiî hâle gelmiştir. Ba’zı Müslümanlar bu durum karşısında sessiz kalırlarsa tehlikenin kendiliğinden savuşacağını düşünüyorlar. Halbuki bu, devekuşunun başını kuma gömmesiyle aynıdır. Bilakis Milslümanlar sağlam bir duruş sergilemelidirler.”
ABD’nin “Tehlikeli 101 Profesör” arasında saydığı Prof. Dr. Hamid Algar’ın “devekuşu gibi” dedikleri ile “aptalca” saydığı vakit isrâfına kapılanlar içinde acabâ ehl-i insâf olanlar çıkar da, şu sözleri tefekküre çalışır mı? Ummak istiyorum…
Prof. Algar’ın, “İslâm ülkeleri arasında birlik ve berâberlik olmaması, benim için bir üzüntü konusudur” cümlesi, Yavuz Sultan Selim Hân’ın, “İttihâd etmezse millet dâğdâr eyler benî” sözünü hatırlattı. Yüreğimizin yarasına bir tutam tuz daha basmış oldu… Devâyı Rabb-i Rahîm’imizden bekliyoruz…
Vakit