Kudüs derken, aslında Filistin’i kasdediyorum; fakat bugünlerde işgálci Siyonistler Mescid-i Aksâ’nın altını oymaya çalıştığı için Kudüs öne çıktı ya, ben de oradan söze girmiş oldum.
Biliyorsunuz, -aslında bilmiyorsunuz-, Filistin bölgesi bütünüyle bizim devletimizin elinden çıkalı 90 sene bile olmadı. Maalesef, üç nesil içinde bizim hâfızalarımızdan Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksâ izleri silindi. Dünü eşelemeye kalkışmak da ağır bedel gerektirdiği için, ölüm uykusu herkes için daha tatlı geliyor.
Devlette devâmlılık asıl olduğuna göre, 1.Cihân Harbi’nin son anlarına kadar Filistin tamâmen Osmanlı’nın, ya’nî bizim devletimizin toprağı idi. 1918 sonbaharında ne oldu ise, o bölgeyi İngilizlere karşı müdâfaa eden Osmanlı orduları korkunç bir bozguna uğradı ve arkasına bakmadan Adana’ya kadar çekildi. Yavuz Sultan Selim’den mîrâs kalan topraklar da İngiliz keferesinin eline geçti.
1980 sonlarında bu fakir bu mes’eleyi deşeledi, “Filistin Muhârebeleri” diye yazı serîsi yaptı; sonra da “Yakın Târih Ansiklopedisi” içine aldı. O yüzden de mahkeme mahkeme üstüne açıldı, netîcede 18 ay hapis cezâsına çarptırıldı ve aslan gibi yatıp çıktı! Bu sebebden yazının başlığını öyle attım.
Olsun, vatan sağolsun! Bizi susturunca, Filistin mes’elesi hallôldu mu? İngilizin sanki hîbe etmesiyle Filistin bölgesine girip korsan İsrail devletini kuran Yahûdî Siyonizmi, Ortadoğu’yu kan ve gözyaşına boğmaya hâlâ devâm ediyor. Devlet olarak altmış yaşına yaklaşmasına rağmen, dünyâ kamuoyunu hiçe sayarcasına icrâatlara imzâ atmakta beis görmüyor. Hem tokat atıp hem de bağıran Yahûdî mantığı gereği, suçlu olarak da Filistin Müslümanlarını gösteriyor…
İşte üç aylık bir haber başlığı: “İsrail, Beyt Hanun’da 766 yıllık câmiyi yok etti!” (Zaman, 13.11.06) Gazze’nin kuzeyindeki Beyt Hanun’da kadın ve çocukların da aralarında bulunduğu 19 kişiyi katleden İsrail, Hicrî 637 yılında yapılmış târihî mâbedi yıkmış!
Şu da tâze bir haber başlığı: “İsrail, Osmanlı Mezarlığını yok etti!” (Haber 7, 07.02.07) Devâmı da şöyle:
“Filistinli Müslümanlar, İslam Konferansı Örgütü (İKÖ)’nü, İsrail’in tahrîbâtını durdurması için göreve da’vet ediyor. İsrail, Mescid-i Aksâ ve çevresinde tarihi mîrâsı tahrîf etmeye devâm ediyor. Müslümanlara âit olan ve Osmanlı döneminden bu yana korunarak gelen Kudüs’teki Ma’man İl-lah Mezarlığı, İsrail tarafından büyük oranda tahrîb edildi. Târihî eser ve kalıntıların da bulunduğu Ma’man İl-lah Mezarlığı’nın bir kısmı yok edildi. İsrail, Müslüman Filistinlilere ait olan mezarlığın üzerindeki çalışmalarla ‘Hoşgörü Müzesi’, şehir parkı ve otopark gibi yapılar inşâ etmeyi planlıyor. Târihî mezarlığın yanı sıra Mescid-i Aksâ’nın Mağribliler Kapısı’na giden yollar da iş makineleri tarafından kullanılmaz hâle getirildi. İsrail, Filistinlilerin Mescid-i Aksâ’ya Mağribliler Kapısı’ndan geçişlerini de yasakladı.”
Duyarlı Müslümanlar elbette bu gelişmelerden rahatsızlık hissediyorlar; fakat İslâm ülkelerinin liderleri kış uykusundan uyanma niyetinde değiller. Bir yazarımız önceki gün şu çok güzel cümleyi kurmuştu:
“Kudüs’ü kim bu ümmete geri kazandırırsa, o İslâm ümmetinin doğal önderidir.” (Arif Çevikel, Vakit, 12.02.07)
Ben de aynı kanâatteyim. Lâkin, bugünkü liderlerin hiçbirisinin bu şerefe nâil olma ümidi de, niyeti de yok. Baba horoz gibi ümmeti kanatları altında toparlayacak olan erkek liderin, mutlaka Kudüs şehrini Müslümanlara kazandırma şartı vardır. Onu ise, Allah Rasûlü (asm) Efendimiz 1400 sene önce haber vermiştir.
Şu anda işgálci kâfir ordularına karşı kanıyla, canıyla cihâd eden mü’min kardeşlerimiz Horasan’dan kalkıp Deccâl ve Süfyân ordularını temizleyerek Filistin’e gelecek, bütün Siyonist kalıntılarından kurtararak Kudüs’e İslâm sancağını dikecek ve hılâfet makámını da Hz. Mehdî (as)’a verecektir. Evet, “Ümmetin doğal lideri” de o zât-ı nûrânî olacaktır. 1432’ye şurada ne kaldı!..
Vakit
[O zamânlar bu târîhi çok kullandım. Pensilvanya Kardinali de bu yüzden Hicrî 1432 öncesi bize operasyon yaptırarak içeri attırdı. Kadere bakın ki, şimdi de Rûmî 1432’ye geldik! – Mustafa Kaplan]İşte o zamân, 18 aylık zindan çilesi de helâl olsun bakalım “Sevdâlım Kudüs”!..