Perhizimi bozup Ahmet Hakan için bir yazı yazmak zorunda kalmıştım, bugün onu okuyacaktınız; ama Hrant Dink’in öldürülmesi gündeme bomba gibi düştü. Üstelik de aynı akşam Hicrî 1.428 yılına giriyorduk. Mecbûren yazıyı değiştirdim…
Bizde, “Ön tekerlek nereye giderse, arka tekerlek de oraya gider” diye bir söz vardır. Demek, bu yeni yılın nelere gebe olduğu girişinden anlaşılabilir.
Türkiye, geçen Hicrî yılın son günlerini Kerkük konuşmalarıyla geçirdi. Üçe bölünmesi hemen hemen kesinleşmiş gibi görünen Irak’ın kuzeyinde Kürdistan devletinin fiilen kurulmuş olması, PKK’nın o topraklarda üslenerek sınırlarımızdan girmesi, Kerkük Türkmenlerinin hassas durumu gibi gözüken üç temel sebeb yüzünden TC diken üstünde duruyor. Kabarık sayıda askerimiz kış şartlarına rağmen Hakkâri bölgesinde Irak sınırında emir bekliyor. Salı günü TBMM’de gizli aşar. Aklımıza gelenleri sıralamaktan başka bir şey yapamayız.
Osmanlının son zamanlarında ülkemizin kaymak tabakasını Ermenilere kaptıran Yahûdî ve Sabetayist kesimin, meşhûr Ermeni tehcîrindeki rolleri biliniyor. Bugün ise ülkede kaymak tabakada tahtarevallinin ikinci kefesi gözüküyor. Hrant bu gizli rekábetin neresinde idi?
Türk-Ermeni sıkıntısını kaşıyan, Ermeni diasporasını kışkırtıp sonra da Türkiye lehine lobiciliğe soyunan Siyonist cereyân, ehlinin ma’lûmudur. Tam da ABD’de aynı oyun kotarılır iken Hrant’ın öldürülmesi, bu oyunun neresine monte edilebilir?
PKK ve Kürdistan’dan TC’nin duyduğu sıkıntıya temâs ettim. Tam da Kerkük’ün gündeme oturtulduğu hengâmda Hrant’a sıkılan kurşun, kimin hesâbına geçer acabâ?
İçeride derinlerden gelen sürtüşme ise gizlenemeyecek eb’adda idi. AB ve diyalog masalı okuyan iktidâra Soros ekibi destek çıkarken, abanın altından süngü ucu gösteren güce de ulusalcı ekip sâhib çıkmaktaydı. Hrant da birinci ekipte gözüktüğüne göre; ulusalcıları köşeye sıkıştırıp pasifize etmek için mi öldürüldü, yoksa ilk kurşun Soros ekibine sıkılarak, “Yaptığımız, yapacaklarımızın te’mînâtıdır” mı denmek istendi? Hrant’ın arkadaşı avukat Fethiye Çetin’in BBC’ye söylediği, “Diyalogla çözümü savunanlar açısından zor bir dönem başlıyor” cümlesi gerçek olabilir mi?
Her hâlükârda, yeni Hicrî yıla Türkiye hiç de iyi bir havada girmedi. Bu ön tekerleği ta’kíb edecek arka tekerleğin altında kimlerin kalacağını ibretle seyredeceğiz demektir…
ABD yeni yıla donarak, Avrupa ise korkunç fırtınalarla savrularak girdi. Bir hayli ölü verdiler ve ciddî maddî hasara uğradılar. Bu ön tekerlek, sırf pis dünyâ menfaati için İslâm âlemini ateşe veren Batı’nın üzerinden arka tekerlek geçerken bu sene küçümsenmeyecek sıkıntılar çekeceklerinin göstergesi olabilir…
Şahinler ekibini büyük ölçüde tasfiye etmeye mecbûr kalan Bush’un yeni Savunma Bakanı Gates, son bir ay içinde iki kere Irak’a gitme ihtiyâcı hissetti. Yeni yıl girerken de yine o gizli gidişlerinden birisini yapmıştı. Bu demektir ki, Hicrî 1428 içinde -eğer ömrü ve bakanlık saltanatı vefâ ederse- daha çoook gitmek zorunda kalacaktır.
Efendiler! Pandoranın kutusu açıldı bir kere, şişedeki cin de çıktı! Bütün aklı yetenler gibi bu fakir de ABD’yi ve şürekâsını Afganistan’a ve Irak’a gitmemesi için uyarmadı mı? Hangi kâhinin sözüne güvendilerse, hak kelâma kulak tıkadılar. Girdiler ve şimdi de çıkamıyorlar.
Bizim Mehmet Emîn Kazcı’nın dediği gibi, benim işim rahat; sâdece takvim yapraklarının düşüşünü sayıyorum. Bu sene Hicrî 1.428’dir. Ehl-i küfrün ve nifâkın ensesinde boza pişme mevsimi başlamıştır. Geçen seneyi mumla arayacakları gibi, gelecek sene de bu seneyi mumla arayacaklardır. Takrîbî 4-5 sene içerisinde Afganistan’dan Ortadoğu’ya kadar olan bölgeden sürüp çıkarılacaklarına nasıl inanıyorsam, önümüzdeki otuz sene içerisinde Roma’yı da, Paris’i de, Londra’yı da, Washington’u da kaybedeceklerine aynen öyle inanıyorum.
Ölmezsek, ben yine buradayım efendim. Mü’minlerin yeni yılları mübârek olsun…
Vakit