Genç bir hukukçu kardeşimizin son Papa konuşması vesilesiyle kaleme aldığı, ama müdavimi olduğu İslâmî grubun dergisinde neşre uygun bulunmayan değerlendirmesine dün biraz bakmıştık. Bugün de son kısmını okuyalım:
“Sert Hıristiyan kimliği karşısında biz kendimizi nasıl ifâde ediyoruz? İslâmiyyet Batı ile olan ilişkilerimizde ne ifâde ediyor bizim için? Bizim ulemâmız Hıristiyanlar hakkındaki görüşlerini Papa gibi fütûrsuzca ifâde edebiliyor mu? Papa’nın kin ve nefret dolu sözlerine içimizden geldiği gibi, özgürce ve onurlu bir şekilde cevâb verebiliyor muyuz?”
“Ne yazık ki, bu sorulara göğsümüzü gere gere cevâb verebilmemiz mümkün değil. Modern Türk kimliğinin geçmişle bağı yok denecek kadar azdır, tarih şuuru yoktur, din büyük bir soru işâretidir. Bu nedenle, Papa’nın çıkışına yerdiğimiz tepki, futbol seyircisinin hakem hatâsına yerdiği yuh tepkisinden pek farklı sayılmaz. Müdâhaleden rahatsızlık duyarız, ancak bu çıkışı kişisel bir hatâ olarak değerlendirir, anlık tepki veririz ye unutarak bir sonraki pozisyonu izlemeye koyuluruz. Çıkışın târihsel bir arka planı olduğunu, sert bir kültürel mîrâsa dayandığını anlamayız. Bu yüzden muhatabı doğru dürüst tanıyamayız, menfaatlerimizi de doğru dürüst belirleyemeyiz. Avrupa ile olan ilişkilerimizde de bu hastalığımız peşimizi bırakmaz. Çünkü, ortak târihimiz, ortak edebiyatımız, ortak san ‘atımız, ortak kültürümüz ye nihâyet üzerinde uzlaştığımız bir kimliğimiz yoktur. Çingene düğünü kadar bile düzenli değilizdir bu konularda.”
“Papa’nın çıkışına verilen tepkiler, bizim Batıya bakışımızda büyük sakatlıklar olduğunu da göstermiş oldu. Batılılarla muhâtab olurken, Batıldan tıpkı bizim gibi târih ve millet ştıûru taşımayan insanlarmış gibi görme hastalığına sâhib olduğumuzu da gösterdi. Papa’nın sözlerini, ‘Medeniyetler arası diyalog sürecinde sarf edilen bu sözler büyük talihsizliktir’ şeklinde yorumlayanlar, Hıristiyan kültür târihini ve Hıristiyan refleksini âdetâ hiçe saymışlar, pembe tablolarım boyamaya devâm etmişlerdir. Oysa Papa ‘nın çıkışı yaklaşık 1500 yıldan beri devâm eden bilincin ve hislerin ifâdesinden başka bir şey değildir. Dinlerarası diyalog nidalarıyla kendilerinden geçenler, bu ütopik masalın ezik ve eli mahkûm Türkiye’de üretildiğini ve komşu ülkelerimizde Hıristiyanlar tarafından yürütülen soykırım zamânına rastlamasının tesâdüf olamayacağını düşünmüyorlar mı acabâ? Katolik Kilisesinin Pazar âyinlerini organize etmekten, İlâhi söylemekten, çocuklara şeker dağıtmaktan başka uğraşları olmadığım mı zannediyorlar, çok merâk ediyorum? Gerçekler, bizim alışkanlıklarımızı ve rahatımızı alt üst edecek derecede sert ve acımasız olabiliyor çoğu zamân. Ama bizler, başta ben, rahat döşekleri, pembe masalları, kurgulanmış projeleri o kadar sâhiblendik ki, kendimizi bir köşeye attık…”
Burada, Peygamber (sav) Efendimizin bir Müslüman için ne ifâde etmesi gerektiğine örnekler verdikten sonra devâm etmiş:
“Bu yüzden, Hz. Peygamberin şahsına ve da’vâsına yönelik yapılan bir saldırı, aynı zamânda Müslümanın kendisine, hayât tarzına, dünyâ görüşüne ve onuruna yapılmış bir saldırıdır. Şübhesiz, Papa’nın menhus sözleri söylemesine neden olan sıkıntı da unutulmuş olmasına rağmen, hâlen var olan bu canlı sünnet-i seniyye gerçeğidir.”
“Târihi kana boğan, ihtirâsım okyanuslar ötesine taşıyan, elini kanlı siyâsetten hiç çekmeyen Katolik kültürünün bugün Müslümanlara barış dersi vermeye çalışması, herhalde mezhebleri farklı olsa da, inançları ve ötekileri aynı olan Anglo-Amerikan ittifakına küçük bir destek, gizli bir teşekkürdür. Belki de paylaşılmış bir görevin ifâ edilmesinden başka bir şey değildir kim bilir…”
Şu mektûba bir kelime ilâve etmeyi bile zâid addederim. Şuûrunu kaybetmemiş, beynini başkasının cebine ipotek ettirmemiş bir Müslümanın başka türlü düşünmesini zâten anlamam mümkün değildir. Şu yazının neşrini uygun görmeyen kafanın ise, bu topraklarda dost olmayan mihraklara ipotekli olduğunu düşünmek geçiyor içimden. Haçlı Seferlerine soyunmuş Bush’a verilen Vatikan desteğine göz yummanın, başka ifâdesi olabilir mi?
Yazı dolaylı olarak elime geçtiği için, genç kardeşimizin ismini mahfuz tutuyorum. Alnından öpüyorum. Allah sayılarını arttırsın…
Vakit