
Rejimin Kur’ân’a ve İslâm’a toptan hücum etmesi üzerine bütün gücü ile semavî sisteme sahip çıkan Bediüzzaman Hazretleri (r.a.), rejimin bütün suikastlerine rağmen Hıfz-ı ilahî ile yıkılamadı. Vicdanında inanç bulunan Anadolu çocukları ise o zata sahip çıkmakta gecikmediler..
Üstadın ilk talebeleri arasında asker olanlar da az değildi. Albay Hulusi Yaylagil, Binbaşı Asım Bey Yüzbaşı Refet Barutçu, Yüzbaşı Mehmet Kayalar gibi isimler, o sınıfın ilk akla gelenleridir. Bunlardan sadece Hacı Hulusi Bey’in elini öpmek nasib olmuştu. Hele merhum Kayalar’ı göremediğim için hâlâ üzgünüm. Mehmet Kayalar’ı tanıyanların ifadesi ile, manevi hal sahibi bir İslâm kahramanı imiş. Keşf ü keramet sahibi olduğu biliniyor. Mustafa Sungur Ağabey’in anlattığı bir hatıra, o zatı hayırla yad etmemize bir vesile oldu. Bediüzzaman Hazretleri 1960 yılında vefat edince, bilindiği gibi Urfa’ya defnedilmişti. O gün yaşayan bütün talebeler orada toplanmışlar. Kalabalık dağıldıktan sonra ise merhum Mehmet Kayalar derin bir heyecan içinde Sungur Ağabey’e sormuş: “Kardeşim, Üstad’ın kabirdeki halini görüyor musun?”
Sonra da kendisi keşfiyâtını anlatmış. Münker ve Nekir gelince Bediüzzaman Hazretlerine “Men Rabbüke?” diye sormuşlar; o asrın imamı da bîzaman bir şekilde altı bin sahifelik Risale-i Nûr Külliyatı’nı bir anda onlara aktararak marifetullah dersi vermiş. O muhteşem cevab üzerine bütün âlemden müthiş bir alkış sesi yükselmiş.
Sungur Ağabey’den bu hatırayı dinleyince ben de çok heyecanlandım. Allah Üstad’dan ve ona hizmet edip Kur’an Nûrlarını bizlere ulaştırmaya vesile olanlardan razı olsun.
İşte Bediüzzaman öyle bir arslan idi, talebeleri de hakikat kahramanları idi. İçlerinde Kayalar Ağabey gibi ehl-i hal de eksik değildi. Barla Lahikası isimli eseri dikkatli okuyanlar, Hacı Hulusi Bey’in, Hafız Ali’nin, Barlalı Bekir Ağa’nın mektuplarını görerek onların nasıl bir hizmet içinde yer aldıklarım anlamakta gecikmezler.
Efendiler! Ciğeri beş para etmeyen insanların sizleri alkışlamasına aldanmayın ve ehemmiyet de vermeyin. Erkek odur ki, onu bütün âlem alkışlaya. Bütün melekler ve semekler ona tahsinler ede. Bu ise ancak Kur’an’a gönül vermekten, ona ciddi talebe olmaktan geçer. Gecesini gündüzünü dünya menfaatini temin etmek için çabalayanlara bu gerçeği nasıl anlatabiliriz?
Azrail aleyhisselam pençesini gırtlağımıza dayamadan önce gözümüzü açalım, ebedi hayata ağırlık verelim.
Vakit